Home 🏢 > (BÖLÜM 2) – İHTİYAÇ

(BÖLÜM 2) – İHTİYAÇ7 min read

İhtiyaç - Bölüm 2 - hikmetyolcu.com

VARLIK VE YOKLUK ARASINDA İNCE BİR ÇİZGİ: İHTİYAÇ


İhtiyaç nedir ?

İhtiyaç, kişide oluşan bir yokluk durumunun rahatsızlık oluşturması ve bu yokluk durumu tatmin edildiğinde olumlu bir duygulanım oluşmasıdır.


İnsan ihtiyaçları - H.Y - Köstebek Oyunu - (The Mole Game)

Bu açıdan bakıldığında, bizlerde sürekli bir takım yokluklar ve boşluklar oluşmakta ve bunlar bize o kadar rahatsızlık vermekte ki bir şekilde bu yokluğu ortadan kaldırmaya çalışmaktayız. Yine öyle bir varlığız ki birini kapattığımızda hemen öbürünün doğmaması muhtemel bile değil. Hatta tekil olarak da değil, birçok ihtiyaç aynı anda baş gösterebiliyor. Bu da katmerli rahatsızlık demek. Gördüğünüz üzere, dıştan tam gözüksek de içten kevgir gibi bir varlığız, delik deşik. Bütün ömrümüz ise bu her yamadığımızda tekrar çeşitli yerlerden patlak veren deliklerimizi yamamaya çalışmak ile geçiyor.

  • Peki ya sürekli ihtiyaçların peşinden şuursuzca koşmak mıdır bizi mutlu edecek olan yoksa tam olarak nedir ?
    İnsan mutluluğunun altında ne yatar ?
    Sahi mutluluk nedir, tanımlayabilir misiniz ?
    Peki, hazdan ve zevkten farklı bir şey midir ? Birbirleri ile nasıl ilişkileri vardır ?
    Peki ya bu rahatsızlık durumu kötü bir şey mi sizce ?
    Güzel sorular değil mi ?

Öyleyse gelin ilerleyen bölümlerde bu konulara daha yakından bakalım 🙌🏼


✅ İhtiyaçların kökenini anlamak için ihtiyaçları 5 ana kategoride ifade eden ve ihtiyaç denince başlıca akla gelen, sosyal bilimcilerin pekçe aşina olduğu bir teoriyi incelemek ile başlayalım. Burada amaç takip eden teorilere zemin hazırlamak, farklı bir yönden yaklaşmak ve düşünsel sürece katkıda bulunmaktır.


MASLOW’UN İHTİYAÇLAR HİYERARŞİSİ

Görsel Kaynağı

Maslow’u kısaca üzerinden bahsedecek olursak Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi, Amerikalı psikolog Abraham Maslow tarafından 1943 yılında yayınlanmış bir çalışmada ortaya atılmış ve sonrasında geliştirilmiş bir insan psikolojisi teorisidir. İnsan motivasyonun altında yatan temel ihtiyaçları 5 temel kategoride hiyerarşik bir şekilde ifade eder. En alttan en tepeye doğru, kişilerin her bir üst basamağa çıkabilmesi için mevcut kattaki ihtiyacını tatmin etmesi gerektiğini savunur.

Burada bakıldığında aslında ilk 3 seviye olmadan derin bir rahatsızlık ve tetikte olma durumu ile karşı karşıya kalıyoruz. Çünkü bunlar en hayati durumlardır.

  1. Fizyolojik ihtiyaçlar: Kişinin nefes alma, yemek, su, boşaltım, cinsellik, uyku, sağlıklı metabolizma gibi şartları gerçekleştirmeden var olamayacağını ifade eden ihtiyaçlardır, yani birincil ihtiyaçlardır. Diğerleri yani ikincil ihtiyaçlar ise şekilden görüleceği üzere kavranabilir. Daha fazla bilgi için ise görsele tıklayabilirsiniz. Bu bilginin dışında kalanlara bakış açısı getirecek olursak.

  2. Güvenlik: Güvende olmadığınızı hissederseniz hayatta kalma içgüdüleriniz o kadar baskın gelecektir ki mevcut tüm planlarınız köşeye itilip zihniniz yalnızca o sorunla ilgilenir olacaktır. Bu durumda verimli bir aktiviteyi düşünmek veya yerine getirmek kesinlikle çok zor olacaktır.

  3. Sevgi/Ait olma: Baktığımızdaysa bunun kökeni aslında antik atalarımıza kadar dayanmaktadır. İlk çağlarda bir arada yaşamak hayatiydi, insanlar beraber avlanıp sonu tükenmek bilmeyen vahşi hayvanlar, hastalıklar ve binbir çeşit tehlike ile karşıyaydılar. Böyle bir ortamda topluluktan sürgün edilmek ölüme terk edilmek demekti. Bu kadar ciddi bir ortamda uzun süreler yaşamış olmak genetiklerimize sıkı sıkıya kazınmış olsa gerek ki uzun süre yalnız kaldığımızda derin bir dikkat dağınıklığı ve depresyon batağının içine düşeriz.

Kişi karnını doyurup, güvende olduğunda ve ilişkilerinde başarıya ulaşabildiğinde artık daha verimli ve akılcı olan etkinliklere zihinsel & fiziksel enerji ve de zaman ayırabilecektir. Aksi taktirde kişinin katma değerli bir iş yapabilmesi, insan olarak özüne dair bir faaliyet gerçekleştirebilmesi pek de mümkün gözükmüyor. Elbette kişinin bugünkü ekonomik düzende yine fizyolojik ve güvenlik ihtiyaçlarını hatta öyle ki sevgi ihtiyacını bile karşılaması için diğer insanların sorunlarının bir bölümünü çözerek ekonomi yaratması gereklidir. Bu da üretimi ifade eder. Kişi başkasının sorununu çözmeden ekonomi yaratamaz, yaratamadığında ise ihtiyaçlarını gideremez. (Üretim ve sorun teorisini sonraki bölümde işleyeceğiz). Sevgi ve ilişkiler için bile bu durumun söz konusu olması garip gelebilir. Ancak insanı rahatsızlıklardan olabildiğince kaçıp hazza koşan bir varlık olarak tanımlarsak sevgi ve ilişkiler konusunda da ekonomik olarak karşılanamayacak ihtiyaçların ortaya çıkaracağı rahatsızlıklar sebebiyle ilişkilerin zarar göreceği ve bu şekilde karşılıklı olarak ihtiyaçların karşılanmadığı ilişkilerin sürdürülebilir olamayacağını kabul etmemiz gerekir.

Şimdi insan olarak çoğunlukla zorlu faaliyetlerin üstesinden gelmemiz sonucunda tatmin edebildiğimiz ihtiyaçlarımızı inceleyelim:

  1. Saygınlık: Kişisel olarak diğerleri tarafından ne kadar kabul gördüğümüzü ifade eden ihtiyacımızdır. Bu da yine “güç kavramı” ile ilişkilidir. Çevremiz üzerinde olan etkimiz saygınlık ihtiyacımızın ne derece tatmin edildiğini belirler. Böylelikle kişinin nüfuz seviyesi gerçekleştirdiği ve edindiği beceriler ve kaynakların sonucudur. Bu beceriler ve kaynaklar; entelektüel varlığa ve geniş bir iletişim ağına sahip olma, fiziksel ve parasal açıdan kuvvetli olma gibi birçok etken üzerine kümelenebilir. Hayvanlarda ise bu daha çok bedensel özelliklerle ilgili olan fiziksel güç, çekicilik gibi özellikler etrafında toplanmıştır.

  2. Kendini Gerçekleştirme: : Bilincin bir sonucu olarak meydana gelmesi bakımından insanı insan yapan ana ihtiyaçtayız. Tabi ki insanın bu aşamaya ulaşması için öncelikle diğer aşamaları yani hayvansallığını tatmin edip aşarak bu aşamaya ulaşması gerekir. Hayvansallığını aşamayan kişi insanlık seviyesine ulaşamaz. Bu aşamada kişi edindiği çeşitli tecrübeler sayesinde kişisel ve çevresel farkındalığını arttırmış, kendine ve çevresine dair bir bakış açısı ve vizyon geliştirmiştir. Böylelikle bu aşamada vizyonuna hizmet eden ve potansiyelini gerçekleştireceği her bir eylem kendisini gerçekleştirmesine hizmet edecektir.

İhtiyaç kavramı ve temel ihtiyaçlar konusunda da farkındalık edindiğimize göre tüm mücadelelerimizin asıl konusuna geçebiliriz. Bitmek tükenmek bilmeden değişen ihtiyaçlarımız kendileri ile birlikte birçok sorunu ortaya çıkarıyor. İhtiyacı tanımladık, peki sorun nedir ? Sorun var, sorun yok, sorun, sorun, sorun.. Çözümsüz her rahatsızlığımızın sonunda dilimizden dökülen bu kelimeler de ne ifade ediyor ? Peki, hayatın dinamiğinde bu kadar haşır neşir olduğumuz bu kavramın özü nedir ve nerelere uzanmaktadır ? Nihai mutluluğumuz ile nasıl bir ilişkisi vardır ? Sorunlar iyi midir, kötü müdür ?

Gelin hep beraber bu kavramı daha yakından inceleyelim !


>>>Devam Edin: (BÖLÜM 3) – SORUN TEORİSİ


Paylaş: